16 Aralık 2015 Çarşamba

Macera Dolu Amerika

      Yıllardır hatta çocukluğumdan beri hayalini kurduğum ve sonunda gerçekleştirmek için harekete geçtiğim Amerika gezisi...

       İlk olarak işe vize almakla başladık. Üç kardeş vizeyi başarıyla aldık. Haa mutlaka soranlar olacak bu Amerika vizesini almak çok mu zor?
Hayır çok da zor değil. Gerekli şartları taşıdıktan sonra engel yok. İşin güzel tarafı Amerika vizeyi 10 yıllık veriyor. Ooo hayat bize güzel.

                                          San Francisco'ya uçak biletlerimiz


       Bileti de aldık her şey bitti, Amerika'ya gidiyorum diyorsanız hayır, uzun bir yolculuk sizi bekliyor. Ayrıca biletler de sanıldığı kadar ucuz değil. Bizim biletimiz ocak sonundaydı ancak; biletleri kasım ayında aldığımız için uyguna geldi. Ve üç kardeş koca koca valizlerle Amerika'yı fethetmeye gidiyoruz. (Unutmadan söyleyeyim, boş valizlerle gidin, orada alışveriş çılgınlığına kapılacağınız için dönüşte  havaalanında kg başına para vermek zorunda kalmayın! Bu bir tavsiyedir.)
   
      Okyanus ötesi de denilen Amerika'yı birçoğumuz filmlerden de tanıyoruz. Birçok filme, film sahnesine konu olmuş bir ülke (Bizim Ev-Full House- küçüklüğümde hiç kaçırmadığım hayranı olduğum Michelle'nin evi San Francisco'da.)

                                            Las Vegas'ta kaldığımız Mısır temalı otel

The Hangover- Las Vegas'da kaldığımız Mısır temalı otelin önünde çekilmiş sahneleri var.

                               Forrest Gump- Bubba Gump San Francisco'da çekilmiştir

      Macera dolu Amerika'ya ilk olarak San Francisco' dan başlıyoruz. San Francisco' da abim yaşadığı için bizi havaalanında karşılayacak birinin olmasının rahatlığını da yaşıyoruz. Tarih ocak sonu olduğu için bizim ülkemizde bu aylarda kaşe kabanlar giyilirken Amerika'nın batısında güneşli bir hava hakim sürüyor.

      Uçaktan indikten sonra ne görelim, herkes kısa kollu gezerken bizler kabanlarla ter içinde kaldık. San Francisco topraklarında yaptığımız ilk iş ocak ayında kabanları atmak oldu. Ama her zaman elinizde ince bir mont bulunsun. İşte gittiğimiz bölgenin güzel tarafı California eyaletinin genel olarak bahar havası taşımasıdır. Ve sonunda Amerika'dayız bol alışveriş, bol tatlar, eğlence bizi bekliyor.

     Valizlerimizi aldıktan sonra özgürlükler şehri, evsizleri ile ünlü San Francisco şehir merkezine gidiyoruz. Haa unutmadan söyleyeyim saatlerinizi geri almayı ihmal etmeyin. Çünkü San Francisco ile aramızda yaklaşık 10 saat zaman farkı var. İlk günlerde geceniz gündüzünüz karışabilir. Türkiye'den gündüz yola çıkıyorsanız 14 saat uçak yolculuğundan sonra yine gündüzü yaşayacaksınız. İlk günler böyle Jet-lag denilen bir modda olacaksınız.

      Gel gelelim alışverişe. Alışveriş, yemek Amerika'da vazgeçilmezler arasındadır. Özellikle markaların uygun olduğu bir ülke. Ross, Marshall's San Francisco'da bulunan markaların çok uygun olduğu yerler. San Francisco'ya giderseniz sakın buralara uğramayı unutmayın. Ayrıca alışveriş merkezlerinde, outlet mağazalarında markalar oldukça uygun Türkiye'deki fiyatlara göre. (Guess, Tommy Hilfiger,  Gap, Adidas, Nike, Puma gibi markalar çok uygun.) Hatta ben abartarak her markadan ayakkabı almıştım.

      Her köşe başında Starbucks var, ayrıca internet free. Buralar bizim internet mekanlarımızdı. Bir kahve iç bir saat internete gir:)

     Amerika' da raflarda yazan fiyatların birçoğuna vergi dahil değil. Raftan farklı fiyata alıp kasada farklı fiyatla karşılaşabilirsiniz, dikkatli olun. Ayrıca restoranlarda garsonlara %15  civarı bahşiş bırakmak gerekiyor. Bunu da unutmayın.

     Aklıma gelmişken prizlerin de Amerika'da farklı olduğunu söylemeden geçmeyeyim. Avrupa'dakiler bizim girişlerimizden ancak; Amerika'da yeni bir giriş almanız gerekecek.

     Abimin evine giderken yakınlarda kalabalık bir park görüyoruz. Burası Dolores Park. Evi bulma konusunda bu park çok yardımcı olmuştu. Dolores Park ünlü bir parkmış. Hatta Facebook'un kurucusu Mark Zuckerberg sabahları bu parkta yürüyüş yaparmış.(Abimden duyma)

                                                  Dolores Park- San Francisco

     San Francisco'da ilk gün çok meşhur olan Golden Gate' e gidiyoruz. Şu filmlere konu olan köprü. Sislerin arasından kırmızı köprü beliriyor.

                                                           Golden Gate


                                   Nihayet devasa köprüde yürüyebildik.  

                             


                                       San Francisco'nun sembolü Cable Car

       Bir hafta San Francisco'da deli gibi gezdikten sonra yolculuk Los Angeles...
                                                                                                 
                         Merhaba Melekler Şehri;
   
       Resmi adı "City Of  Los Angeles" dır. Kısaltması " LA". ABD'nin New York şehrinden sonra ikinci en kalabalık şehridir. Los Angeles' ın çok gelişen yerleri Venice Beach, Beverly Hills, Hollywood gibi ilçelerdir. Dünyaca ünlü ilçeleri barındıran yazarken bile heyecanlandığım, o muhteşimliğini sizin de gezerek yaşamanızı ısrarla tavsiye ettiğim şehir LA. İnanılmaz zamanlar yaşadığım bu şehirde farklı bir dünyada olduğunuzun farkına varıyorsunuz. Özellikle Hollywood, hayallerimi süsleyen yer.

       San Francisco'da araba kiralayıp dört kardeş Los Angeles'a doğru yol aldık.
Yol  üzerinde Santa Barbara denilen çok şirin bir sahil kasabasından geçtik. Burayı fotoğraflandırmak isterdim ama zaman sorunu olduğundan malesef çekemedim. 6 saat süren yolculuktan sonra sonunda " LA" ya varıyoruz.

      Sabah ilk işimiz hep beraber Los Angeles' ta cumartesi kahvaltısı oldu. Daha sonra tabiki Hollywood.Burası sinema film endüstrisine inanılmaz dinamiklik katmış bir yerdir. Yazarlar, yapımcılar, ünlü sanatçıların da en fazla bu şehirde olması da beni çok heyecanlandırmıştı. Hatta kafamda şu düşünceler bile yer ediniyordu: "Sağıma soluma bakayım, belki Hollywood'da dünyaca ünlü sanatçıları görürüm." Çünkü burası Hollywood ( Sinemanın kalbi).

                                                       Hollywood Bulvarı

     Hollywood' a gelip devasa HOLLYWOOD yazısı önünde fotoğraf çektirmeyeni dövüyorlarmış. Haberiniz olsun. Yazının yanına çıkmak yasak ama uzaktan yanındaymışsınız gibi fotoğraflar çekebilirsiniz. Yazının  " H " harfinden  " D " ye kadar uzunluğu 110 metre.



      Buradan Hollywood Walk of Fame'e gitme zamanı. Ve o muhteşem yıldızlar. Müzik ve eğlence sektöründe ünlenmiş kişiler için yapılan bronz ve pembe granit yıldızların işlendiği kaldırımda yürümek buranın olmazsa olmazları arasındadır. Bu kaldırımda 150 ünlünün bıraktığı izleri görürsünüz.

                                                 Hollywood yıldızları

                             Hollywood yıldızlarının önünde çekilmiş birkaç fotoğraf
   
     Burada sadece kendi yıldızının üzerine basılmasını istemeyen Muhammed Ali Clay'ın yıldızı duvarda yer alıyor. Bu cadde boyunca çeşitli çizgi film kahramanları, robotlar, Jack Sparrow, Marilyn Monroe gibi ünlülerin kostümlerini giymiş kişiler 1 Dolar karşılığında sizinle resim çektirmek için bekliyorlar.

                                                 Çakma Jack Sparrow


                                            Marilyn Monroe'nin bal mumu heykeli

     Hollywood bulvarından aşağı doğru yürüdüğünüzde birçok ünlü mekan göreceksiniz. Bunlardan görülmeye değer yerlerden biri de Chinese Theatre ( Çin Tiyatrosu ) dır. Burası müzik ve eğlence dünyasının en ünlülerinin el, ayak izlerinin ve imzalarının bulunduğu yerdir. Bu bölge günün her saati çok kalabalıktır.

                                                     Chinese Theatre


                                                       Chinese Theatre



     Bu mekanları görünce Hollywood bu olsa gerek dedim. Ve her gördüğüm yıldız üzerinde fotoğraf çektirme sırasında buldum kendimi. O sırada bile yıldızlarda fotoğraf çektireceğim anın heyecanını fazlasıyla hissetmiştim.

     Hollywood demek muhteşem kareler demek, ünlüler, yıldızlar demek...
 
     Amerika gezmekle de anlatmakla da bitecek bir yer değil. Ben sadece gezdiğim yerlerin bir kısmını anlattım. Kesinlikle ve kesinlikle fotoğraf makinezi boşaltıp gitmeniz gereken bir yer. Umarım bir gün sizin de yolunuz düşer.